Naki BAKIR
Türkiye’nin ekonomi gazetesi DÜNYA’nın yayın hayatıyla örtüşen son 43 yılda Türkiye ekonomisi rekorlar kırdı. Milli gelir 15,6 katlık artışla 1 trilyon doları aştı. Bu dönemde ithalat 44,8 kat artışla 361,8 milyar dolara çıkarken, ihracat 87,2 katlık artışla 255,8 milyar dolara ulaştı. 1980’de yüzde 16 olan dış ticaret hacminin milli gelire oranı ise bugün yüzde 55,2’ye yükseldi.
Türk ekonomi basınının “amiral gemisi” DÜNYA gazetesi, ekonomi haberciliğinde 43 yılı geride bırakırken, bu döneme hem Türkiye ekonomisinde hem de DÜNYA gazetesi öncülüğünde Türk ekonomi basınındaki göz kamaştırıcı gelişim damgasını vurdu.
Türkiye, önceki dönemde ithal ikamesi araçları olan kotaları, ithal yasakları ve yüksek gümrük duvarlarını uygulayan, büyük oranda kapalı bir ekonomi konumunda bulunuyordu. 1980 ve sonrası ise Türkiye ve dünya açısından önemli yapısal dönüşümlerin yaşandığı bir dönem oldu.
Tüm dünyada etkisini hissettiren “küreselleşme” olgusu tüm ülke ekonomilerini derinden etkiledi. Küreselleşmenin ivme kazandığı bu süreçte ülke ekonomileri sınırlarını sermayeye açma yönünde bir takım liberal politikaları hayata geçirdi. 1980 sonrasında ekonomiler, dışa dönük sanayileşme ve liberalleşme politikalarıyla yönlendirilmeye başladı.
Türkiye’nin 24 Ocak kararlarıyla başlayan dışa açılma süreci ile ekonomik gelişimde sıçrama yapması öngörüldü. Sanayileşme ve artacak ihracat gelirleri sayesinde, gelişmiş ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeylerine ulaşmak hedeflendi.
Ulusal ekonomi basınının doğuşu
Dünya ve ülkedeki bu yeni trendinin Türk basınındaki izdüşümü DÜNYA Gazetesi ile kendini gösterdi. Yayın hayatına 1 Mart 1952’de başlamış olan DÜNYA’yı satın alan Nezih Demirkent, dünyadaki köklü dönüşümü kavrayarak bir ilki gerçekleştirdi.
Demirkent, o dönemde ülkenin kökten değişen ekonomi politikaları ile paralel akılcı bir dönüşümle Gazete’nin sonraki yayın hayatına “ekonomi gazetesi” olarak devam etmesini sağladı. 2 Mart 1981’de günlük ekonomi gazetesi olarak yeni yayın hayatına başlayan DÜNYA Gazetesinin yeni çizgisi ve misyonu şu satırlarla duyuruldu: “DÜNYA, bugünden itibaren yeni bir biçimde ve yeni bir içerikle karşınızda…
Amacımız, haber dünyasında ekonomiyi politikayla buluşturabilmek… Hem yurt içinde hem yurt dışında ilkemiz, günümüzün dünyasının hızlı dinamiği içerisinde kendimizi sürekli yenilemek, her geçen gün daha iyi, daha kapsamlı hizmetler sunmak. İnanıyoruz ki, iddiamızın gerçekliğini sözcüklerle değil, sunacağımız hizmetlerde göreceksiniz.”
Büyüyen ekonominin feneri oldu
DÜNYA Gazetesi bu sözünü tuttu ve o günden bu yana geçen 43 yılda, Türk ekonomi basınının lokomotifi ve Türkiye ekonomisinde yaşanan köklü dönüşüm ve gelişimin en yakın tanığı oldu. DÜNYA, Edirne’den Kars’a Türkiye’nin 81 ilinde faaliyet gösterdiği 43 yıllık ekonomi haberciliği yolculuğunda, yurt sathında hızla gelişen Türk iş dünyasının, ihracatçı kesimin, reel sektörün sesi, Anadolu’nun dünyaya açılan penceresi haline geldi.
DÜNYA Gazetesi, o günden bu yana kamu maliyesi, milli gelir, demografi ve sosyal hayat, sanayi, madencilik, enerji, tarım başta tüm sektörler, sosyo ekonomik yapının omurgası olan KOBİ’ler, bankacılık ve finans sektörü ve diğer alanları ile Türkiye ekonomisine ilişkin tüm gösterge ve gelişmeleri her gün büyük bir özen ve çaba, objektif ve doyurucu bir içerikle iç ve dış kamuoyuna sunmaya devam ediyor.
Önceki yıllarda günlük gazetelerin pek önemsemediği ekonomi haberciliği, Nezih Demirkent’in DÜNYA Gazetesini dönüştürmesinin ardından 80’li yıllardan itibaren giderek büyük önem kazandı.
Ekonomi haberciliği hızla gelişirken, DÜNYA bu alanda öncülüğünü sürdürerek liderliğini korudu. DÜNYA Gazetesi, şimdi Türk ekonomi basınındaki birikimini 44’üncü yıla taşıyor. 43 yılı geride bırakmanın haklı gururunu taşıyan DÜNYA, yeni sermaye yapılanması ile yeni ve büyük işlere imza atacak olmanın da heyecanını taşıyor.
Girişimci, yatırımcı ve tüketici kesimler başta ekonomideki tüm aktörlerin önünü görmesi, işlerini düzene koyabilmesi için gerçek bilgileri proaktif bir yaklaşımla zamanında sunan DÜNYA, bundan sonra da aynı vizyon ve misyonla yolculuğuna devam etme kararlılığında…
43 yılda Türkiye ekonomisi
Türkiye ekonomisinin son 43 yıldaki gelişim ivmesi ile DÜNYA gazetesi ve onun öncülüğünde başlayıp gelişen Türk ekonomi basınının yükseliş grafiği paralel bir seyir izledi. Ekonomi haberlerinin günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası, ekmek su gibi temel ihtiyaç haline geldiği bu sürecin sonunda, şimdi Türkiye ekonomisinin 43 yılda nereden nereye geldiğine makro ekonomik göstergelerle bakalım.
1980-2023 döneminde Türkiye nüfusu yüzde 92,1 artarak 44,4 milyondan 85,4 milyona yükseldi. Bu dönemde ekonomi için temel göstergelerin başında gelen gayri safi yurt içi hasılada (GSYH) dolar bazında 15,6 katlık bir büyüme yaşandı. 1980 yılında 67,5 milyar dolar olan GSYH’nin 2023 itibarıyla ilk kez 1 trilyon doları aşarak 1 trilyon 118,6 milyar dolar oldu.
Nüfus artışının kat kat üzerindeki bir milli gelir artışı ile ülke insanının refah düzeyi de bu dönemde önemli ölçüde yükseldi. 1980 yılında kişi başına milli gelir 1.518 dolar olmuştu. 2024-2026 Orta Vadeli Program’da (OVP) yer alan gerçekleşme tahminlerine göre kişi başına GSYH, 2023 yılının tamamında 13.110 dolara yükseliyor. Bu da kişi başına milli gelirde 7,6 katlık bir artış anlamına geliyor.
Dış ticarette rekor büyüme
Son 43 yılda en çarpıcı gelişme ise özellikle ithal ikameci ekonomiden dışa açık serbest piyasa ekonomisine geçişle birlikte 1980’lerin ikinci yarısından itibaren dış ticaret alanında yaşandı. Bu dönemde hem ithalat hem de ihracat rekor düzeyde artarken, ihracattaki artış ithalatı ikiye katladı.
Yıllık ithalat tutarı bu dönemde 44,8 katlık artışla 7,9 milyar dolardan 361,8 milyar dolara, yıllık ihracat ise 87,2 katlık bir artışla 2,9 milyar dolardan 255,8 milyar dolara yükseldi. Böylece dış ticaret açığı 20,2 katlık bir artışla 5 milyar dolardan 106 milyar dolara çıktı. 1980 yılında yüzde 36,7 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı 2023’te yüzde 70,7’ye yükseldi. Dış ticaret hacminin 1980’de yüzde 16 olan milli gelire oranı da 2023 itibarıyla yüzde 55,2’ye ulaştı.
Bu arada ihracatın yapısı da büyük oranda değişti; 1980 yılında yüzde 56,8’le en büyük bölümünü tarım ürünleri oluştururken, 2023 itibarıyla sanayi ürünlerinin payı yüzde 95’e ulaştı ve Türkiye esas olarak sanayi ihracatçısı bir ülke haline geldi. Gelinen aşamada dünya genelinde 200 dolayında ülkeye ihracat yapan Türkiye’nin dünya ticaretinden aldığı pay da yükseldi. Ancak anılan dönemde dışa açılma, artan turizm ve hizmet gelirlerine rağmen Türkiye’nin cari işlemler açığını da hızla büyüttü.
1980’de 3,4 milyar dolar olan cari açık, özellikle 2000’lerin ikinci yarısında itibaren hızlı bir büyüme sürecine girdi. 2022’de 50 milyar dolara yaklaşan cari açık, 2023 itibarıyla 45,2 milyar dolar oldu. Ancak bu büyümeye rağmen cari açığın 1980’de yüzde 5 olan milli gelire oranı ise 2023 itibariyle yüzde 4 düzeyinde oluştu. OVP’de cari açığın bu yılın tümünde 34,7 milyar dolarla milli gelirin yüzde 3,1’i düzeyine inmesi hedefleniyor.
Borçlar da büyüdü
Dış açılma ve hızlı ekonomik büyüme, kamu ve özel sektör borçluluğunu da artırdı. 1980 yılında 15,7 milyar dolar olan ülke dış borcu, Eylül 2023 itibarıyla açıklanan en son veriye göre 482,6 milyar dolar oldu. Bunun 194,8 milyar doları kamuya, 45,7 milyar doları Merkez Bankası’na, 242,1 milyar dolarla en büyük bölümü ise özel sektöre ait.
Merkezi yönetimin 1980’de yok denecek düzeyde bulunan iç borç stoku da Ocak 2024 itibarıyla 3,3 trilyon liraya ulaşmış bulunuyor ve dış borçlarla birlikte toplam borcu ise 7 trilyon liraya yaklaşıyor. Öte yandan yurt dışı yerleşiklerin Türkiye’deki doğrudan sermaye ve portföy yatırımları ile efektif ve mevduatları ve açtıkları krediler dolayısıyla Türkiye’nin 2023 sonu itibarıyla toplam 612,1 milyar dolarlık bir dış yükümlülüğü bulunuyor.
Enflasyon hala sorun
1980’de 101,4 olan tüketici fiyatları (TÜFE) bazında enflasyon, izleyen dönemde düşüşe geçen, ancak kriz yılı 1994’te yüzde 106 ile rekor bir düzeye yükselen enflasyon, 2000’li yıllarda sağlanan istikrarla yeniden düşüşe geçti ve 2004’te tek haneye indi, 2016’ya kadar olan dönemde tek yıl (2008) hariç bu düzeyde seyrederken enflasyon, 2017’ten itibaren yeniden yükselişe geçti. Özellikle 2022’de yüzde 72,3’le rekor düzeye ulaşan, 2023’te yüzde 64,8’e gerileyen enflasyon için OVP’de 2024’te yüzde 33 düşürülmesi hedefi yer alıyor.