Uluslararası Af Örgütünün Washington Post ile ortaya koyduğu ve örgütün internet sitesinde yayımladığı rapora göre, İsrailli NSO Grup’un geliştirdiği casus yazılım Hindistan’daki gazetecileri hedef alıyor.
Raporda, bağımsız haber sitesi “The Wire”ın kurucu editörü Siddharth Varadarajan’ın, Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi’nin (OCCRP) Güney Asya Editörü Anand Mangnale gibi birçok gazetecinin bu casus yazılım kullanılarak telefonlarına erişildiği belirtildi.
Uluslararası Af Örgütü Güvenlik Laboratuvarı Başkanı Donncha O Cearbhaill, son bulguların, Hindistan’daki gazetecilerin yasa dışı izleme tehdidiyle giderek daha fazla karşı karşıya kaldıklarını gösterdiğini kaydetti.
Cearbhaill, açığa çıkan birçok bilgiye rağmen, Pegasus casus yazılımının kullanımı konusunda insanların sorumlu tutulmadığını ve bu durumun insan hakları ihlallerinin cezasız kaldığı hissini güçlendirdiğini ifade ederek, Af Örgütünün, tüm ülkelere istilacı casus yazılımları kullanılmasının yasaklanması çağrısı yaptığını aktardı.
Raporda ayrıca Apple şirketinin ekimde iPhone kullanıcılarının telefonuna “devlet destekli hackerlar tarafından hedef alındınız” mesajının Hindistan’daki 20’den fazla gazetecinin telefonuna alarm olarak geldiği bildirildi.
Alarmın gönderildiği telefonları inceleyen Af Örgütü, cihazlarda Pegasus yazılımının varlığını tespit etti.
Raporda yazılımın, Anand Mangnale’nin telefonuna 23 Ağustos’ta iMessage üzerinden yolladığını ve bu yazılımın, gönderilen mesaja tıklanması gerekmeden aktive olabilen bir virüs olduğu anlatıldı.
Mangnale’nin telefonuna yapılan saldırının, gazetecinin Hindistan’daki çokuluslu holdinglerin hisse manipülasyonlarını araştırdığı zamanda yapıldığı saptandı.
Mangnale’ye siber saldırı düzenleyen kişi veya kuruluşun mail adresinin Siddharth Varadarajan’ın telefonuna 16 Ekim’de yapılan siber saldırıda da kullanıldığı, iki gazetecinin de aynı Pegasus yazılımı müşterisi tarafından hedef alındığı ortaya kondu.
Washington Post’un, olaylara ilişkin NSO Group’a ulaşmasının ardından şirket, tüm müşterilerinin “terörle ve büyük suçlarla ilgilenen kolluk kuvvetleri ve istihbarat kurumları” olduğunu belirterek, şirket anlaşmalarının gazeteciler, avukatlar, insan hakları savunucuları, terörle ilişkisi olmayan siyasi muhalifleri “hedef almayı engelleyecek mekanizmalar sağladığını” öne sürdü.
Grup ayrıca şirketin hedef alınan şahıslar ya da şahıslardan toplanan istihbarat bilgileri hakkında hiçbir zaman bilgileri olmadığını iddia etti.